Yine Olmadı..

7 Aralık 2009 Pazartesi



  • Yazamıyorum. Resmen cümle kuramıyorum, dün akşamdan beri birşeyler yazmaya çalışıyorum ama olmuyor. Madde madde yazacağım bu sefer. Belki daha rahat dökebilirim içimdekileri.
  • Alınan mağlubiyetin/beraberliğin bütün suçunu hakeme yıkmam genelde, yıkmayı da sevmem. Konuşulacak şey hakem olmamalıdır, ama bunu rahatca söyleyebilirim ki, 'Hakem' Hüseyin Göçek Galatasaray-İBB maçını bariz bir şekilde katletmiştir. Daha da birşey demiyorum. Aslında dedim maç sırasında ve maçtan hemen sonra, ama buraya yazamam.
  • Milan Baros'u çok özledim. Her geçen maçta katlanarak artıyor özlemim. Birkez daha gördük ki bu iş Nonda'yla olmuyor, olamıyor. Baros lazım bize. Kewell da olmasa ne yapardık biz, düşünmek dahi istemiyorum. Takımın tek gol umudu Kewell şu anda, ve son maçlarda gördük ki 1-0 yetmiyor, "forvet" Nonda saç-baş yolduran goller kaçırıyorken de tek golden fazlası olmuyor.
  • Elano son zamanlardaki en iyi performanslarından birini sergiledi. O çıktıktan sonra da Galatasaray tamamen dağıldı zaten. Değil gol pozisyonu, kendi yarı sahasından bile çıkamadı son 15 dakikada. İBB hakemin de katkılarıyla akın akın Galatasaray kalesine geldikçe ne zaman gol yeriz acaba diye tetikte bekliyordum, dakika 93 küsürü gösterdiğinde "bitti bu maç, daha gol olmaz heralde" diyordum ki, golü yedik.
  • Maçın 90+ dakikalarıydı sanırım, ekranda topla oynama oranları vardı. Tam olarak hatırlamıyorum ama Galatasaray'ın oranı yüzde 20lerde, İBB'nin oranıysa yüzde 80lerdeydi. Sanki son 15 dakikaya kadar sahada bambaşka 22 kişi oynamış gibi. Şimdiye kadarki en iyi futbolu değildi belki, ama maçın büyük bölümünde baskılı oynayan taraf Galatasaray'ken nasıl birden tepetaklak oluyor herşey, anlayamıyorum ben.
  • Keita neden ilk11 de başlamıyor, onu da anlayamıyorum mesela.
  • Ufuk Ceylan'ı da artık sahalarda görsek. Geleli kaç ay oldu.
  • Mustafa Sarp, bu sezon Galatasaray'ın başına gelmiş en güzel şey. Sezon başından beri oynadığı maçlarda başarılı istikrarını sürdürmeye devam etmesi bir yana, hırs var bu adamda. Bütün futbolcularda olmasını beklediğimiz hırs. Hasan Şaş'ın gözümde bu kadar efsane bir oyuncu yapan en önemli özelliği olan hırstan var onda. Hepimiz o an sinirden ağlarken, birşeyleri yumruklarken o da hakeme patlamamak için en yakınındaki formadan çıkardı hırsını, helal olsun. Gerçek bir aslan o.
  • Lider olabilirdik ya şu anda, o kadar yaklaşmıştık ki. Liderlik için eline geçen yüzbilmemkaçıncı fırsatı tepmeyecekti bu sefer Galatasaray, tepmemesi gerekiyordu. Son dakika golü yemek her zaman için çok trajik bir durum. Hele ki böylesine kritik bir maçta. Ama Galatasaray'ın dakika 90+3ü gösterdiğinde galibiyeti çoktan garantilemiş olması gerekiyordu. Son 15 dakikaya kadarki futbolun sonucunun tek gol olmaması gerekirdi.
  • 16 Mayıs 2010, sezonun son maçı. Gençlerbirliği-Galatasaray oynayacak, hem de Ankara'da. Bana hayatımda ilk kez şampiyonluğu canlı canlı yaşatma ihtimali olan maç. O maça şampiyon olarak çıksın Galatasaray istiyorum, maç sonunda sesim kısılana kadar "Şampiyonuz olm!" diye bağırmak istiyorum, çok şey mi istiyorum? Şu anda görünen o ki, evet. Bu hakemlerle zaten mümkün değil onu çok iyi gördük de, yok bende eskisi gibi maç 1-0 iken bu maç farka gider hissi artık. O hissi geri istiyorum.

1 yorum:

aksilaz dedi ki...

16 Mayıs 2010 o stadda şampiyonuz diyeceksin.

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP