Seni Her Halinle Seviyorum
8 Mayıs 2010 Cumartesi
Ligin fikstürü belli olduğu vakit, Gözde ile en büyük isteklerimizden birinin gerçekleşeceğine inanmıştık. Canlı kanlı bir şampiyonluk, akabinde gelen mutluluk ve Şampiyonlar Ligi. Ama bir şeyin hayalini ne kadar kurarsanız, gerçeklerden o kadar uzaklaşırsınız. Bizim için de bu böyle oldu maalesef. Ligin başında gelen Rijkaard ve iyi transfer haberleri, artık birşeylerin farklı olacağına, değişimin başlayacağına olan inanç. -Gerçi birşey bitmiş değil, hala değişim ve başarı için uzun yıllar var önümüzde, ama biz sene başında 'sabır' derken bile şampiyonluk turlarını düşlüyorduk...
İstanbullu arkadaşlar en Galatasaray'lı olanlardır. Onlar bu bahsettiklerimi anlayamazlar. En mükemmel maçları yaşar, en iyi şampiyonluk kutlar, en iyi transferleri havaalanında onlar karşılar. Yeri geldiğinde en iyi onlar harcar futbolcuları.
Eğer farklı bir ilde yaşıyorsan uzaksın herşeye. İnternetten kopuğum 4-5 aydır, spor kanalları, gazeteler ve gözde olmasa hiçbirşeyden haberim olmaz. Zordur farklı bir ilde taraftar olmak. Ülkenin başkenti de olsa, dağın başı da. Birşeyleri hep eksik yaşarsın, şampiyonluk olur deli gibi sevinirsin ama 'orada olmak vardı' fikri hep yerleşir kafanda bir yerlere. Sokağa çıkarsın deli gibi bağırırsın ama bir yandan stad da olanları kıskanırsın. Arada önemli maçlar olur gidersin belki İstanbul'a ama hiçbir zaman 'tam' olamazsın. Öyle hissedersin.
Ligin son maçının hayaliyle yaşadım bu sezon, hayatımda olumsuzluklar oldu, hep Ankara'da yaşayacağım son maçı düşündüm. Bu fikirden güç aldım, ilk defa 'orada olmak vardı' düşüncesinden kurtulacağıma inandım.
Ama olmadı, suçlu kim bilmiyorum. İstenileni veremeyen futbolcular mı, istikrarı sağlayamayan yönetim mi, yoksa takımı vasatın altında destekleyen İstanbullu arkadaşlar mı.
Belki de yok. Suçlu birileri, ya da birşeyler yok. Böyle olması gerekti. Aslında sorun değil, şampiyon olamazsak ne olur. Başka bir zaman oluruz, başka zaman daha iyi şeyler başarırız. Ama fikstür bir daha son hafta Ankara'yı gösterir mi? Gerçi göstermese ne olur, uzaktan,yakından ne farkeder. Seversen birşeylere tanık olmadan da seversin. Birilerine mi kızmam gerek, Arda'yı mı hırpalıyayım? Haldun Üstünel'i baş tacı yaparken 'jo da olmadı mı sanki' mi diyeyim? Demem asla. 'Orada olmak vardı' ile yaşarım.
Ama benim asıl anlamak istemediğim, her zaman olmak istediğim yerde olan insanların 3-5 puan için takımdan elini ayağını çekmeleri. Stada gidip iki ayrı telden çalmaları, sezon başında kaptan buyurdukları Arda'ya ve takıma yaptıkları. Herkes gider doğru. O stadlar yıkılır, o futbolcular, o tribünler tarih olur. Ben yine olmak istediğim yerde olamam. Ama Galatasaray hep vardır. Bazıları onunla nefes aldıklarının farkında olmasa da, onun değerini tam olarak bilemesede, onu puandan, kupadan ibaret görseler de. Onu her haliyle sevenler uzak da olsa severler. Uzak da olsa onun son maçına gidip , sonunda şampiyonluk ve mutluluk olmayacağını bilseler de, sırf onu izledikleri için mutlu dönerler evlerine.
3 yorum:
çok güzel yazı
gerçekten ne düşünüyorsam hepsi var.
burdan bir maça gidecek olsam ben istanbuldaki arkadaşların masrafı bir biletken benim üç oluyor.
denkleştiriyorsun sezonda bir 2 kez gidebiliyorsun ama hevesi kursağında kalıyor
kendi şehrine geliyor kupayla birlikte 3 4 kez kaçırmıyorsun seneye o sayıda inecek ya neyse
o kadar istiyordum ki kupayı kaldıralım ankarada deplasmanda olmamıza rağmen dolsun tüm stad sarı kırmızı.
sonra öğretelim istanbuldakilerin çoğuna taraftarlık nasıl yapılır,
utanır oldum sami yendeki taraftarın çoğundan yeni stada geçilmedikçe düzelceklerini sanmıyorum tabi şöyle bir yöntem de var gurbete göndereceksin hepsini bir iki sene görcekler uzaktan desteklemek nasıl, söylediğin gibi başarıda sevinmek ama hep bir burukluk orada olmamanın verdiği, bunları yaşasalar hissetseler her şey çok farklı olurdu sami yende bu sene.
neyse son haftaya iyileşsin kewell baros elano sonra giovanni 11de başlasın arda bizim ardamız gibi oynasın da kaybedilen bir sene olsun ama moralimizle girelim tatile
razıyım ben
Hosgeldin Ceydacim, gozlerimiz yollarda kaldi! Bilgisayar sorununu çozdugune çok sevindim.
Ustelik hepimizin kalp agrisi olan bir soruna parmak basarak geri donmussun bloga. Uzaktan desteklemek...
Beterin beteri vardir diyerek kendinizi avutabilirsiniz zira benim durumumda olanlar ne yapsin?
Yurtdisinda olmak hepsinden zor.
Bazi maçlar tv karsisinda oturup tribunleri bos gorunce hayatimda etmedigim kadar kufur ediyorum.
Su son zamanlarda aklimdan geçen sey "bir gun mutlaka TT Arena kombinem olacak ve butun maçlara gidecegim".. ama bir sene sonra ama 10 sene sonra.
Yazinda en begendigim kisim bu oldu : "ama biz sene başında 'sabır' derken bile şampiyonluk turlarını düşlüyorduk..."
hem devrim diyoruz, hem sampiyonluk. belki de bugun yasadigimiz hayal kirikliginin bu kadar buyuk olmasinin sebebi de budur. ama inanirmisiniz, su olumsuz tabloya ragmen rijkaard'dan umduklarimda bir gram bile azalma yok. bu adam futbolculara -varsa- akillarini kullanmayi ogretecek. evet olacak bu. medya'ya, rakip takimlarin çirkefliklerine, bu berbat futbol ortamina ve zevzek tribunlerimize ragmen hemde...
Rabish'im, maalesef geri dönüş değil bu. Cumartesi buluştuğumuzda bilgisayarımı da götürmüştüm yanımda, hazır bilgisayar varken birşeyler yazmak istedi. Bir aksilik çıkmazsa bu haftasonu da buluşacağız, senin ve Adsız'ın yorumlarını ona ileteceğim.
Adsız, aylardır kendimi o kadar çok hazırlamıştım ki o güne, burada defalarca yazdım, arkadaş çevresinde de söyledim durdum hep. Pazar günü inşallah stadda olacağım, ama çok buruk olacak, çok. Orada sesim kısılırcasına şampiyon Galatasaray diye bağırmak yerine, canınız sağolsun diye bağıracak olmak ne kadar üzüyor, anlatamam.. Umarım bu sezon boynu bükük bitirdiğimiz son sezon olur.
Rabish, sen bizden çok gidiyorsun ya Ali Sami Yen'e :) Şanslı sayılırsın yine de. Hiç gidemeyenler de var. Şöyle bir 5-6 sene sonra, hep beraber kombinelerimizle TT Arena'ya gidiyor olsak keşke..
Yorum Gönder