Galatasaray 0-0 Bursaspor

25 Nisan 2010 Pazar

Ne yazılır ki şimdi bu maçtan sonra? Her iki tarafın tek amacı 3 puanı almaktı, 2 tarafın da 3 puan için elinden geleni yaptığı ama sonucunda istediğini alamadığı bir garip maç oldu. Böylesi kıran kırana geçen bir mücadelenin golsüz bitmesi inanılır gibi değildi, inanılır hale getirildi Bünyamin Gezer tarafından. Şaşırmıyorum da artık aslında. Düşünüyorum saatlerdir hakeminin maç sonundaki skora etki etmediği maçları, bir elin parmağını geçmiyor. Gol atılmamasını geçtim, 0-0 bitse bile "ne maçtı yahu 2 takım da ne güzel mücadele etti" diyebileceğimiz bir maç sonucunda olanlara bak, yine "ne maçtı yahu" diyoruz ama bu sefer sonunda Bünyamin Gezer'in maçı katletmek için elinden geleni ardına koymayışı ve sonunda ne yazık ki amacına ulaşması var.. Bu arada hafta başından beri "Yatış" diyenlere de gereken mesaj gitmiştir heralde bu 90 dakika sonunda.
23 Nisan'dan beri hayatımın en berbat günlerini yaşıyorum. Çok sevdiğim bir yakınımı kaybettim ve bu yüzden 27 saat içinde Ankara-Mersin-Ankara yolculuğu yapmak zorunda kaldım, bunca üzüntü ve yorgunuluğun üzerine şu maç da tuz biber oldu. O yüzden uzun uzun yazasım yok, bütün futbolcuların çok iyi oynadığı, özellikle Aykut'un kalesinde devleştiği maçtan istediğimiz skoru alamadığımız için lig 3 hafta kala bitti. Artık önümüzde beni heyecanlandıran tek maç 16 Mayıs'taki Gençlerbirliği maçı..

Read more...

Arda...

21 Nisan 2010 Çarşamba



Dün sabah yapılan antremanda Arda ve Caner birbirlerine girdi ve bunun sonucunda Caner'in dudağı patladı. Antrenmanın basına açık yapılması, dolayısıyla fotoğrafların görüntülerin her şeyin apaçık ortada olmasıysa bizim şanssızlığımız herhalde..

Kavga? Her antrenmanda olur. Yanılmıyorsam başlangıcı 5e 2 çalışması sırasında Caner ve Arda'nın girdiği bir ikili mücadeleden kaynaklanıyor, daha önce antrenmanda Mehmet Topal'la benzer şeyleri yaşadığı ve ciddi bir sakatlık geçirdiği için fazladan bir gerginliği de olabilir. Ama olay sadece bununla sınırlı kalmadı, her yerde Arda'nın kaptanlığı, bu kaptanlığın büyüklüğü de tartışılmaya başlandı. Bu konuda benim de söyleyeceklerim var elbette..

Dediğim gibi, kavga her antrenmanda olabilir. Bu çocuk daha 23 yaşında, diğeri de 22. Caner takımdan başka biriyle yumruklaşsa şu an verdiğim tepkiyi vermeyeceğimi de adım gibi biliyorum aslında. Caner Atletico maçında kırmızı kartı gördüğü gün bitti benim için o ayrı mesele de, bunun en büyük nedeni de kuşkusuz Arda'nın kaptanlığı. Evet daha genç, ama ben takım kaptanı olarak yatıştırması gereken bir olayın baş kahramanı olmasını anlayamıyorum bir türlü. Üstelik bunun basına açık bir idmanda olması da ayrı bir boyutu.. Bizden biri olsa da, takım yenildiğinde evde tv karşısında üzülen taraftarlar kadar üzüldüğünü, kazandığında yine taraftarlar kadar sevindiğini biliyor olsak da, Kaptan olarak sinirini belli ölçüde sınırlayabilmeli. Şimdi bunu yaptı diye basın ve basının gazına gelen bir kesim üzerine daha çok gelecek, yine sonunda üzülen Arda olacak ve bu kısır döngü böyle devam edecek, bundan korkuyorum.
Arda'nın bu sinirinin nereden geldiğini tahmin etmek için tahmin sınırlarını çok zorlamak da gerekmez elbette. Sorun belli; Sinem Kobal, sinema kapatması, arabası evi parası vs. konularında anlamsız bir şekilde Arda'nın üzerine sürekli gelinmesi ve bununla beraber Diyarbakırspor maçındaki protesto. Manisaspor maçını bloga yazamadım, dolayısıyla oyundan çıkarken Arda'nın tepkisini de yazamadım. Geçen hafta "Şu saatten sonra Arda ne yapsa, nasıl davransa yeridir" demiştim, sözümün de arkasındayım ve verdiği tepkinin haksız olmadığını düşünüyorum çünkü Diyarbakır maçında ona yapılan çok büyük bir ayıptı ve bir tepki göstermesi gerekiyordu. Bu konuda sonuna kadar da arkasındayım. 2 hafta önce onu yuhlayanlar, 2 hafta sonra söyleyeceklerinden emin olduğum "Büyük Kaptan Arda Turan" tezahüratının artık Arda'ya inandırıcı gelmeyeceğini anlamışlardır herhalde..

Ne diyordum; Arda bizim evladımız gibi ya. "Birinin bana senden iyi Galatasaraylıyım demesi zor. Eğer diyecekse uzun uzun oturup konuşmamız lazım" diyebilecek kadar yürekten bağlı bu renklere. Zaten bu yüzdendir ki, ne yaparsa yapsın ona olan sevgim asla tükenmiyor, tükenemiyor. Büyük konuşmak istemiyorum ama eminim ki tükenmeyecek de. Fakat, Aralık 2008'de söylediği bu sözün üzerinden 6-7 ay sonra Saba Tümer'in programında söylediği "Beni Galatasaray sevgimden soğutmasınlar" sözü de Arda'daki değişimin yönünü gösteriyor bence. Arkadaşlar arasında da çok fazla konuştuğumuz bir konuydu bu, Arda'nın şu malum arkadaş çevresi ondaki bu değişimin en büyük sebeplerinden biri bence, böyle düşünüyorum.. Bir anlık yumruklaşmayla varmadım bu sonuca uzun zamandır biriken düşüncelerim bunlar.. ama dedim ya, tükenmiyor Arda'ya olan sevgim hiç.
Kendi iç dünyasını bilmek zor ama, dışardan gördüğüm kadarıyla söyleyebilirim ki bu çocuk eskisi gibi neşeli değil, içten gülmüyor yahu. Üstüne gelenlere bu şekilde tepki göstermeye devam ederse de daha çok üzüleceğini düşünüyorum. Bu yüzden biraz daha sakin olup, ligin şu son haftalarında sadece futboluyla konuşulmasını istiyorum. Arda'yı bu kadar eleştiriyorsam onun için bu kadar üzülüyorsam da onu çok sevdiğim ve çok değer verdiğim için. Sezonun sonunda gider veya gitmez, kendi tercihi. Ama o Galatasaray formasını giymeyi bıraktığı güne kadar ne olursa olsun benim Kaptanımdır.


Read more...

Sensiz bir yanımız hep eksik...

15 Nisan 2010 Perşembe

Image and video hosting by TinyPic

Dokunsan ağlayacak durumdayım artık ya. İdman Raporu'nda "Harry Kewell'ın tedavisine devam ediliyor" yazmasın artık, antremanın tamamında takımla çalıştırılsın. Sonra, kalan maçlarda ilk11'de oynasın hep, goller atsın, asistler yapsın. Bizi onsuz bıraktığı ayların acısını çıkarsın..
Bir de şu sözleşme yenilendi Kewell 2 sene daha Galatasaray'da haberini görelim.
Yoksa çok az kaldı, üşenmeyip kapısına gidip "Dön artııık" diye bağırarak ağlayacağım.

Read more...

Türk Telekom Arena Yükseliyor

14 Nisan 2010 Çarşamba


Fotoğraflar, televizyon görüntülerinde gördüğüm zaman da içimi heyecan kaplıyordu, ama hızla yükselen inşaatı bütün heybetiyle karşımda görmesi apayrı bir duyguymuş.



Fotoğraflar bana ait. İstanbul'dayken Aslantepe'nin önünden geçerken içinde bulunduğum arabayı durdurtmak suretiyle fotoğraflarını çektim, yetmedi otoban bariyerlerini aşıp daha bir yakınlaştım stadımıza.
Hatta, o günleri görebilirsem bundan 40-50 yıl sonra torunlarıma "bakın anneanneniz/babaanneniz bu stadın inşaatı önünde fotoğraf çektirmişti" diyebileceğim fotoğraflarım da var.

29 Ekim 2010 gelsin artık. Çifte bayramımız olacak o gün..

Read more...

Ne yazsam boş..

5 Nisan 2010 Pazartesi



İkinci yarının neredeyse tamamı boyunca "şimdi yiyeceğiz golü, bu maç beraberlikle bitecek" diyorken, -ve sonunda ne yazık ki- korkulan gerçekleşmişken, şimdi şampiyonluk kelimesini bile yazmanın hiç bir anlamı yok aslında bu postun içine..
Geçen hafta twitter'da "Son maçta, Ankara'da şampiyonluğu yaşamayacağım için çok üzülüyorum" yazdığımda içten içe kızıyordum da kendime, bu kadar çabuk pes ettiğim için. Ama bugün pes ettiğim gündür. İçimdeki ölmek bilmeyen Polyanna "bir ihtimal daha var" diyor olsa da, mantığım çok iyi biliyor ki yok ihtimal falan. Kalmadı artık. Kazansaydık bir şey değişir miydi? Değişmezdi. Bu hafta olmasa haftaya, olmasa ondan sonraki haftaya elbet kaybedilirdi yine bu puanlar. Her neyse, sahada şampiyonluğa inanmayan, Galatasaray Ruhu'nu zerre kadar taşımayan futbolcular varken ben buraya ne yazsam boş. Barış'ın attığı o tekmeye değinmek dahi istemiyorum. Tek dileğim onu bir daha Galatasaray forması giymiş olarak görmemek.

2010-2011 sezounda her şey daha güzel olur umarım..

Bir de;
İyi ki varsın Frank Rijkaard. Hep var ol sen, hep kal.

Read more...

Dev Buluşma

4 Nisan 2010 Pazar


146 gün sonra başlayacak 2010 FIBA Dünya Şampiyonası için hazırlanan "Dev Buluşma" reklam kampanyasının tanıtım fotoğraflarından sonra, tanıtım filmi de yayınlandı. Oldukça başarılı olmuş bence. Bunun yanında internet sitesini de yenilemişler, diğer tanıtım filmleri de oradan izlenebiliniyor. Ankaralı bir basketbolsever olarak ABD'nin maçlarını canlı canlı izleyemeyecek olmanın burukluğunu yaşıyor olsam da, en büyük tesellim 12 Dev Adam'ın eleme grubu maçlarının Ankara'da oynanacak olması. Merakla ve heyecanla bekliyorum.

Read more...

  © Blogger templates Newspaper by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP