Dün sabah yapılan antremanda Arda ve Caner birbirlerine girdi ve bunun sonucunda Caner'in dudağı patladı. Antrenmanın basına açık yapılması, dolayısıyla fotoğrafların görüntülerin her şeyin apaçık ortada olmasıysa bizim şanssızlığımız herhalde..
Kavga? Her antrenmanda olur. Yanılmıyorsam başlangıcı 5e 2 çalışması sırasında Caner ve Arda'nın girdiği bir ikili mücadeleden kaynaklanıyor, daha önce antrenmanda Mehmet Topal'la benzer şeyleri yaşadığı ve ciddi bir sakatlık geçirdiği için fazladan bir gerginliği de olabilir. Ama olay sadece bununla sınırlı kalmadı, her yerde Arda'nın kaptanlığı, bu kaptanlığın büyüklüğü de tartışılmaya başlandı. Bu konuda benim de söyleyeceklerim var elbette..
Dediğim gibi, kavga her antrenmanda olabilir. Bu çocuk daha 23 yaşında, diğeri de 22. Caner takımdan başka biriyle yumruklaşsa şu an verdiğim tepkiyi vermeyeceğimi de adım gibi biliyorum aslında. Caner Atletico maçında kırmızı kartı gördüğü gün bitti benim için o ayrı mesele de, bunun en büyük nedeni de kuşkusuz Arda'nın kaptanlığı. Evet daha genç, ama ben takım kaptanı olarak yatıştırması gereken bir olayın baş kahramanı olmasını anlayamıyorum bir türlü. Üstelik bunun basına açık bir idmanda olması da ayrı bir boyutu.. Bizden biri olsa da, takım yenildiğinde evde tv karşısında üzülen taraftarlar kadar üzüldüğünü, kazandığında yine taraftarlar kadar sevindiğini biliyor olsak da, Kaptan olarak sinirini belli ölçüde sınırlayabilmeli. Şimdi bunu yaptı diye basın ve basının gazına gelen bir kesim üzerine daha çok gelecek, yine sonunda üzülen Arda olacak ve bu kısır döngü böyle devam edecek, bundan korkuyorum.
Arda'nın bu sinirinin nereden geldiğini tahmin etmek için tahmin sınırlarını çok zorlamak da gerekmez elbette. Sorun belli; Sinem Kobal, sinema kapatması, arabası evi parası vs. konularında anlamsız bir şekilde Arda'nın üzerine sürekli gelinmesi ve bununla beraber Diyarbakırspor maçındaki protesto. Manisaspor maçını bloga yazamadım, dolayısıyla oyundan çıkarken Arda'nın tepkisini de yazamadım. Geçen hafta "Şu saatten sonra Arda ne yapsa, nasıl davransa yeridir" demiştim, sözümün de arkasındayım ve verdiği tepkinin haksız olmadığını düşünüyorum çünkü Diyarbakır maçında ona yapılan çok büyük bir ayıptı ve bir tepki göstermesi gerekiyordu. Bu konuda sonuna kadar da arkasındayım. 2 hafta önce onu yuhlayanlar, 2 hafta sonra söyleyeceklerinden emin olduğum "Büyük Kaptan Arda Turan" tezahüratının artık Arda'ya inandırıcı gelmeyeceğini anlamışlardır herhalde..
Ne diyordum; Arda bizim evladımız gibi ya. "Birinin bana senden iyi Galatasaraylıyım demesi zor. Eğer diyecekse uzun uzun oturup konuşmamız lazım" diyebilecek kadar yürekten bağlı bu renklere. Zaten bu yüzdendir ki, ne yaparsa yapsın ona olan sevgim asla tükenmiyor, tükenemiyor. Büyük konuşmak istemiyorum ama eminim ki tükenmeyecek de. Fakat, Aralık 2008'de söylediği bu sözün üzerinden 6-7 ay sonra Saba Tümer'in programında söylediği "Beni Galatasaray sevgimden soğutmasınlar" sözü de Arda'daki değişimin yönünü gösteriyor bence. Arkadaşlar arasında da çok fazla konuştuğumuz bir konuydu bu, Arda'nın şu malum arkadaş çevresi ondaki bu değişimin en büyük sebeplerinden biri bence, böyle düşünüyorum.. Bir anlık yumruklaşmayla varmadım bu sonuca uzun zamandır biriken düşüncelerim bunlar.. ama dedim ya, tükenmiyor Arda'ya olan sevgim hiç.
Kendi iç dünyasını bilmek zor ama, dışardan gördüğüm kadarıyla söyleyebilirim ki bu çocuk eskisi gibi neşeli değil, içten gülmüyor yahu. Üstüne gelenlere bu şekilde tepki göstermeye devam ederse de daha çok üzüleceğini düşünüyorum. Bu yüzden biraz daha sakin olup, ligin şu son haftalarında sadece futboluyla konuşulmasını istiyorum. Arda'yı bu kadar eleştiriyorsam onun için bu kadar üzülüyorsam da onu çok sevdiğim ve çok değer verdiğim için. Sezonun sonunda gider veya gitmez, kendi tercihi. Ama o Galatasaray formasını giymeyi bıraktığı güne kadar ne olursa olsun benim Kaptanımdır.
Read more...